29 Şubat 2012 Çarşamba

CocaCola Logosunun Hikayesi



Bildiğiniz gibi CocaCola nın mucidi Dr. John S. Pemberton dur. CocaColanın o dünyaca ünlü ve tasarlandığından beri ana hatlarıyla çok fazla değişmeyen logosunun muci di ise firmanın ortağı ve muhasebecisi olan Frank M.Robinson dur. Logoyu "Nefis ve Taze" anlamına gelen CocaCola kelimelerinden kendi el yazısıyla oluşturmuştur.

Üstte solda CocaColanın kaligrafik logosunu sağda ise logonun mucidi Frank M. Robinson un kendi el yazısıyla ki aynı zamanda imzasıdır , kartvizitini görüyorsunuz. 

"F" harfinin üst kısmı ve "R" harfinin birleşim şekline dikkat ederseniz CocaCola nın "C" ve "l" harflerinin birleşme şekliyle ve çizgi karakteri olarak ne kadar çok benzediğini görebilirsiniz.





Electrolux Logosu Tangaya Benziyor!


Electrolux Logosu tıpkı bir tangaya benziyor.

"E" harfi ve kare şeklinden yola çıkılarak oluşturulmuş Electrolux logosu ilk bakışta,  kadınlar için üretilmiş özel bir bikini(mayo) çeşidi olan Tanga yı çağrıştırıyor.

Bu turum bir tesadüf mü yoksa izleyiciye altan altan cinsel mesajlar vererek logoyu daha etkileyici kılmak amacıyla kasıtlı olarak mı yapılmış bilmiyorum.

İnsan  psikolojik anlamda zaafları olan bir canlıdır. Her canlı gibi insanın da birtakım ihtiyaçları ve bunların başında gelen ve en temel iç güdülerinden biri olan cinsellik en büyük zaaflarından biri olarak da kabul edilebilir.Bu sebeple cinsellik çağlar boyunca bir takım kişilerce çok etkili bir silah olarak kullanılagelmiştir.

Reklamcılık sektörü de cinsellik olgusunu sonuna kadar sömüren bir alan. Reklam konusu olan ister bir araba olsun ister bir ev isterse bir dondurma; hemen hemen her konuda çekilen reklamlarda, cinsellik özellikle de kadın cinselliği bir şekilde kullanılıyor.

Bu türden cinsel imgelerin kullanımı ürünün işleviyle direk olarak ilgili olmadığı halde ilk bakışta izleyiciynin dikkatini çekmek için çok yaygın ve kullanışlı bir yöntem olarak kullanıla gelmiştir.

Bütün bu bilgilerin ışığında Electrolux logosunu da ele alırsak logonun hatlarındaki cinsel çağrışım içeren şekkiller bilinçsizce yapılmamış paşka bir  değişle tesadüf olmama olasılığı yüksek.



25 Şubat 2012 Cumartesi

GHOST LOGO/ HAYALET LOGO

GHOST LOGO/ HAYALET LOGO
Space Logo/ Logo da Negatif Alan Kullanımı

Logo da kullanılan harf veya diğer görsel imajların negatif alanları yani 
boşluklarını bir anlam oluşturacak şekilde kullanmak mümkün.

Logonun negatif alanlarını yazı ve görsel bir imaj şeklinde değerlendirmek, logo da çift anlam kullanımına imkan veren en etkili ve pratik yoldur.

Örneğin aşağıda bir kalem ucunun boşluk alanına gizlenmiş kaşık imajı logonun yemek sektörü ve yazı-yazarlık ile ilgili olduğunu işaret eden çift anlam içeriyor.

Negatif alanlarda ki imgeyi bulmak keşfetmek, izleyicinin keşfetme,problem çözme yeteneklerine ve dürtülerine hitab ettiği için, izleyicinin dikkatini çekmek ve onu sürece dahil etmik her halde logonun amacına en uygun olan şeydir.

Negatif lanalra logonun pozitif alanlarıyla organik bir ilişki içinde olduğu için logo da bütünlük, inandırıcılık gibi etkiler sağlar.İzleyici önce logoyla ilişkiye gireceği için logoda edindiği deneyim ayrıca logonun temsil ettiği kişi yada kurumlarla ilgili de  olumlu veya olumsuz kanaat edinmesini sağlar.

Logo da negatif alanların kullanımı ayrıca logo da sadelik sağlar çünkü zaten pozitif olarak oluşturulan logolarda negatif alanlar ister istemez olacak biz bu alanları kullanarak logo ya ekstra bir anlam kazandırırken logonun da sade ve algılamada kolaylık sağlayacak bir şekilde olmasını sağlamış oluruz.

Ayrıca logoda negatif alanlarınkullanımı bir anlamda hayalet etkisi yaratır; şöyle ki logo da ilk bakışta algılanan pozitif alanlardan sonra farkına varılan negatif alanlardaki gizli mesaj sürpriz niteliğindedir.Ve izleyiciye çoğu zaman onu şoke eden yeni bir deneyim sağlamış olur; bu da logonun daha keyifli ve çabucak benimsenmesini sağlar.  Logonun içine gizlenmiş olan şekil subliminal mesaj denilen ve bilinç altını hedef alan bir reklam türü olarak da bilinir...

Bu tür logolara hayalet logo/Ghost logo dersek hiç de yanlış bir ifade olmaz ne dersiniz :)
------------------------------------------------------------------------
Yazı hundred100.blogspot.com sitesine aittir;adres göstermeden yayınlamayınız.
































22 Şubat 2012 Çarşamba

Atölye ¾ "Deniz" Konulu Video Art Atölye Çalışması


Atölye ¾




La La La İnsan Adımları Sergisine Paralel Gençler için Video Yapım Atölyesi
İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin La La La İnsan Adımları sergisine paralel olarak düzenlediği Atölye ¾’te 13-18 yaş arası gençler, “deniz” kavramıyla ilgili merak ettikleri dört sorunun yanıtını videolar üreterek arıyor. 17 Mart 2012 ve 14 Nisan 2012 tarihlerinde 13.00 – 16.00 saatleri arasında, 15’er gencin katılımıyla düzenlenen Atölye ¾, sanatçı Ethem Özgüven’in yönetiminde gerçekleştiriliyor.
Deniz kirliliği, deniz trafiği, deniz hayvanları ve bitkileri, denizde yaşayan canlı türlerinin yok olması gibi denizle ilgili konularda dörder farklı soru üreten gençler, sorularının yanıtlarını atölye çalışmasına katılmadan önce aramaya başlıyor. Atölye çalışmasının öncesinde başlayan bu sorgulama ve araştırma sürecinde gençlerden, tıpkı bir belgesel yönetmeni gibi konularıyla ilgili fotoğraflar ve hareketli görüntüler üretmeleri isteniyor.
Atölye ¾’te gençler, ürettikleri dörder soru ile sorgulama ve araştırma süreçlerinde çektikleri fotoğraf ve hareketli görüntüleri birbirleriyle ve sanatçı Ethem Özgüven’le paylaşıyorlar. Fotoğraflar ve hareketli görüntüler, yaratıcı sloganlarla bir araya gelerek üç farklı video çalışmasına taşınıyor. Gençler bu videoları Ethem Özgüven’in yönetiminde, beşer kişilik ekipler oluşturarak tamamlıyor.
Atölye ¾‘te üretilen video çalışmaları, gençlerin oluşturdukları dörder soruyu ve atölye çalışmasında ekip arkadaşlarıyla bu sorulara buldukları yanıtları, eleştirilerini ve daha birçok yaratıcı fikri görselleştiriyor. Böylece yaşamımızda var olan herhangi bir konuya dair bireysel yaklaşımlarını, düşüncelerini, öneri ve eleştirilerini ifade etme fırsatını yakalarken, Ethem Özgüven’in yönetiminde video yapım süreçleri ile tanışıyorlar.
Atölye ¾ videoları, İstanbul Modern’in www.istanbulmodern.org adresinden ve Facebook gibi sosyal paylaşım mecralarından 20 Mart – 20 Mayıs 2012 boyunca izlenebiliyor. Yayın ve sergileme hakkıİstanbul Modern’e ait olan Atölye ¾ videoları, yayın ve sergileme süresince videoları üreten atölye katılımcılarının adlarıyla tanıtılıyor.
Bu atölye çalışmasına katılmak için gençlerin aşağıdaki başvuru adımlarını izlemesi gerekiyor. İlk 15 başvuru sahibinin 17 Mart 2012 tarihli, ikinci 15 başvuru sahibinin 14 Nisan 2012 tarihli Atölye ¾’e  katılımı, Eğitim Bölümü tarafından başvuru sahibine gönderilen bir e-posta ile onaylanacaktır.

BAŞVURU
Başvuru formunun doldurulması ve 5 fotoğraf ya da hareketli görüntünün aşağıda belirtilen özelliklere uygun olarak yüklenmesi (dijital dosya).
Dijital Dosyanın İçeriğinde Yer Alan Fotoğraf ve Hareketli Görüntülerin Formatları
Dijital dosya, atölyeye katılmak isteyen gençlerin sorgulama ve araştırma süreçlerinde çektikleri fotoğraf ve hareketli görüntülerden oluşmalıdır.
Dosya formatı: JPEG, PDF, AVI, MPEG, WMV, MOV, 3GP, MP4, M4V

ETHEM ÖZGÜVEN
1962 doğumlu video sanatçısı Ethem Özgüven, Akademi İstanbul,  Beykent Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Viyana Gazetecilik Enstütüsü, Yıldız Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi’nde dersler verdi. Antalya Altın Portakal Vakfı, Şizofreni Dostları Derneği, Vehbi Koç Vakfı, Kas Hastalıkları Derneği, Mayın Karşıtı Platform, Barışa Rock, Şizofreni Dostları Derneği gibi kurum ve derneklerle projeler gerçekleştirdi. Bir çok festival ve ülkede gösterilen kısa, deneysel, belgesel filmler çekti.  “Uluslararası Fima Video Atölyeleri” , “Ulusal Çevre Senaryo Ödülleri”, “Antalya Altın Portakal Uluslararası Kısa Film Video Festivali” kurucu ve yönetmenliğini üstlendi.

17 Şubat 2012 Cuma

Taraf Gazetesinin Logosu

Taraf gazetesi Logosu

"Taraf" MI? "ARAF" MI?

Bu gün üstat Bülent Erkmen le ilgili nette birşeyler incelerken,
Taraf gazetesinin tasarımını ve logosunu da kendisinin ve ekibinin yaptığını gecikmeli de olsa öğrenmiş bulunuyorum.

Öğrencilik yıllarımdan beri nerde bir bülent erkmen çalışması görsem incelmekten kendimi alamam.
Taraf Gazetesinin sitesine baktım ve ilk dikkatimi çeken logo çalışması oldu.
Her halde mesleğim gereği logo çalışmalarına özel bir ilgim olduğundan.

Taraf Gazetesinin logosunda ilk dikkatimi çeken Baş harfinin"T" normal bir karakterle yazılmışken "araf" harflerinin italik yazılması oldu.Bilindiği gibi italik yazı, genellikle sözcüğü yada sözcük gruplarını yazı bloğundan ayırmak ve öne çıkarmak için kullanılır.

Bülent Erkmen in logo çalışmalarını incelediğimde; logoları genellikle Typographic çözümler şeklinde olmakla birlikte esprinin sözcüğün anlamında veya onu oluşturan harflerin grafiksel özelliklerinin çağrışımları üzerine kurulduğudur.Bülent Erkmen biçimin işlevin önüne geçmemesi gerektiğine inananlardan da ayrıca.

B. Erkmen, "Taraf" logosunda italik yazı karakterinin kullanış biçimiyle espriyi yakalamış. Yalnız burada, mantıken logonun bütün harflerinin italik olması beklenirken; yalnızca "araf" harflerinin italik yani sağa eğimli olması asıl dikkat edilmesi gereken nokta kanaatimce.İtalik karakterin yalnızca "araf" harflerinde kullanılması,vurguyu da bu harflere çekiyor haliyle.Salt biçimsel kaygılarla harfleri italik yazmadığını yazmayacağını B. Erkmeni ve işlerini bilen bilir...

Vurgu "Taraf" sözcüğünde değil "araf" sözcüğündedir.Bu durumda "Taraf" ın bir taraf olmadığı  aksine "araf"  arada kalmış araf=arada olduğu şeklinde ironik bir anlam öne çıkıyor.

Üstadın daha önce Galatasaray ın 100 yıl logosunda aslan figürünün kuyruğunu "fb" (bir fenerli olarak) şeklinde tasarlayarak  gizli bir espri yaptığını hatırlarsınız.

Bu logo da benim dikkatimi çeken noktaların birtek benim açımdan mı böyle göründüğünü, yoksa üstadın muzip ve eleştirel yanının bir yansıması mı olduğuna sizler karar verin :)
 -----------------------------------------------

Bir Neo-Modernist Manifesto



Bir Neo-Modernist Manifesto
18/11/2005

• Tasarlanacak işin, kağıdın yüzeyine ait, orada kalan bir iş değil, kurulması gereken bir mekan, inşa edilecek bir yapı olduğunu billmek,
• Metnin görüntü, görüntünün metin olduğunu farketmek,
• Güzel-çirkin değerlendirmelerine karşı çıkmak,
• Fikrin anahtar unsur olduğunu, iyi fikrin iyi biçimi getirebileceğini bilmek,
• İyi bir fikir yoksa, çözümü dekorasyonda, süste arama kolaylığına kaçmamak,
• Sunuşu düşünceye tercih etmemek, sunuşu düşüncenin sunulması için kullanmak,
• Görünürde kolay, görünürde basit olanın içinde ne kadar çok düşünce yattığını bilmek,
• Yeteneğin, düşüncenin önünden düşüncenin arkasına geçtiğini bilmek,
• İzleyiciyi dışarıdan içeri, izleyenden katılana çeken bir tasarım anlayışını tercih etmek,
• Kandırma, baştan çıkarma yolu yerine, bilgilendirme, ikna etme yolunu tasarım anlayışı olarak kabul etmek,
• İyi tasarımın, iyi sattıran ya da kendini iyi satan tasarım olmadığını bilmek,
• Her şeyin çok fazla tasarlandığı, tasarımın içeriğin kendisi haline geldiği günümüz moda çözümlerinde, içeriği aşırı tasarım elemanlarından arındırmak, içeriği öne çekmek,
• Tasarım çözümünü, tasarım probleminin kendisinde aramak,
• Tasarımı, yapılacak "iş"in içinde bulmak,
• Malzemeyi bir tasarım unsuru olarak kullanmak,
• Sürekliliğin tasarım olduğunu farketmek,
• Günün geçerli tarzlarına, üsluplarına bağlı olmayan, tarzlara mahkum olmayan bir tasarım anlayışını yerleştirmek,
• Giderek tarzı ve dekorasyonu reddererek, görünen süsün arkasındaki gerçek tasarımı öne çıkarmak,
• Tasarlanmış bir ürüne bakıldığında, ilk görünenin tarz olmamasını sağlamak,
• Tarzın seçilemeyeceğini, tarzın ancak oluşabileceğini bilmek,
• Tarzın önceden seçildiği tasarım anlayışına karşı çıkmak,
• Tasarımı yazı karakteri ve tipografik üslup gibi yüzeysel etkilerden arındırmak,
• Tasarım sorunlarının yazı karakteri seçimiyle çözülemeyeceğine inanmak,
• Dikkatin, tasarlanan "iş"in bütününden, yazı karakterine kaymasını önlemek,
• Tarif eden, açıklayan, resimleyerek açıklayan, "açık eden" bir tasarım anlayışından uzak durmak,
• Kendini, her şeyi, hemen anında anlatmayan, göstermeyen. bakıldığı anda bitmeyen, giderek keşfedilen bir tasarım anlayışını geliştirmek,
• Yeni formlar, yeni görüntü biçimleri önermek yerine, yeni anlama biçimleri, yeni algılama biçimleri önermek.
Bülent Erkmen